Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, hükümetin kononavirüs salgını sürecini el yordamı ile savmaya çalıştığını, sonbahar rüzgarları gibi sağa sola yalpaladığını savunarak, “Hükümet rotasını kaybetti” dedi. Ataoğlu yaptığı açıklamada, “Toplumun kendini koruması sonucu, salgının korkutucu boyutlara ulaşmamasında ‘kriz yönetimi’ yaptıkları için başarı sağlandığını iddia ediyorlar. Ancak gelinen noktada bir başarı varsa, bu başarının toplumun resmi otoriteye güveni olmadığından kendi kendisini ve sevdiklerini korumasından kaynaklandığı ortada.” İfadelerini kullandı. Sürecin başından beridir yaptıkları birlik ve beraberlik çağrılarına rağmen, diğer muhalefet partilerinin duyarsız kaldığı ve gelecek günlere yönelik olarak siyasi kaygılarla hareket ettiğinin dikkatlerden kaçmadığını savunan Ataoğlu şöyle devam etti: “Böylesine önemli günlerde geçerken bile toplumsal birlikteliğin önünü, siyasi beklentilerin aldığını üzüntü ile izliyoruz. Özellikle normalleşme dediğimiz sürecin planlanmasında dahi ortak bir fikir etrafında buluşamayan siyasal yapımızın, Meclis görüşmelerini bile bir şov malzemesi haline getirdiği gün gibi ortada. Halkımızın salgın ve salgın ertesinde yaşanması muhtemel ekonomik kriz hakkındaki kuşkularının hiç dikkate alınmadığı, siyasetteki pek çok aktörün hala daha Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik gövde gösterisi yaptığı ne yazık ki halkımız tarafından da fark edilmektedir. DP olarak, sağduyulu ve kapsayıcı olunması yönündeki ısrarımıza rağmen, krizden medet umarak, nema elde edebilmek adına hem hükümetin, hem de bazı muhalefet partilerinin ‘benden sonra tufan’ mantığı ile hareket ettiğini esefle izliyoruz. El yordamı ile yürütülen bu salgın sürecine ek olarak, atılan her adımda siyaseti güden bu anlayışı şiddetle kınıyor ve sorumlu konumda bulunan tüm siyasi partilere sorumluluklarını hatırlatmayı bir görev biliyoruz.Özellikle yeni bir dünya düzeni kurulurken, yeni anlayışlar ve yeni yaklaşımlar söz konusu iken, bu yeni dünya düzeni içerisinde KKTC’nin de yerini alması gerekmektedir. Üreten bir yapıya kavuşmak ve ekonomik dinamikleri yeni düzene uyarlayarak ayakta durabilen bir KKTC için hazırlıklı olmak durumundayız. Bu noktada, gerek siyasi oluşumlar ve gerekse de toplumun tüm odakları ve kurumları ile geniş perspektifte bir işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç çerçevesinde, DP olarak, bundan önce defalarca yapmış olduğumuz çağrımızı yineliyoruz. Hiç beklemeden ve derhal, toplumun tüm katmanlarını temsil eden bir platform etrafında, kurulacak yeni dünya düzeni içerisinde yer alacak yeni KKTC’yi inşa etmeliyiz.”